ALINTI http://www.habertakimi.com/haber_detay.php?haber_id=28679
Can ATAKLI/Vatan
Atatürk olmasa bugün Hazreti Muhammed’in mezarı da olmayacaktı
Pazartesi akşamı Avrasya Televizyonu’nda Lale Şıvgın’ın sunduğu “BeyinFırtınası” programına katılmıştım biliyorsunuz. Programın diğerkonukları Nevzat Yalçıntaş ile Erol Manisalı idi.
Nevzat Yalçıntaş program sırasında Atatürk’le ilgili küçük bir anekdotayer vererek “Suudiler 1926 yılında sınırları içinde tüm mezarlıklarıyıkıyorlardı. Atatürk sıranın Hazreti Muhammed’in kabrine geldiğiniöğrenince bir telgraf çekerek, ‘Eğer bir tek taşına bile dokunursanızordumu aşağı gönderirim’ demişti. Bunun üzerine Suudiler HazretiMuhammed’in kabrine dokunamamıştı. Ama bu telgraf yok edildi” dedi.
Programın ana konusu kapatma davası olduğu için bu konu fazla uzunsürmedi. Programdan sonra Lale Şıvgın, yayının yapıldığı Doğatepetesislerinde bizlere birer çorba ikram etti. Bundan yararlanarakYalçıntaş’a “Hocam programda anlattığınız olayın ayrıntılarınısöyleyebilir misiniz?” diye sordum.
1981 yılında 12 Eylül askeri yönetimi Atatürk’ün 100. doğum yılınedeniyle kapsamlı bir program hazırlamış. Prof. Yalçıntaş o dönemdeİlim Kurulu’nun başına getirilmiş. Amaç Atatürk’le ilgili çeşitlikaynaklardan arşiv araştırması yapmak ve “bilinmeyen Atatürk’ü” ortayaçıkarmakmış.
Yalçıntaş, “Dışişlerinde Münir Bey vardı. (Soyadını hatırlayamadı) İyibir araştırmacı ve arşivciydi. Ona Dışişleri Bakanlığı arşivlerininaraştırılması görevi verilmişti” diyerek anlatmaya başladı.
Sonra da sürdürdü: “Bir gün Münir Bey aradı. Çok ilginç bir belgebulduğunu, bunu getirip göstermesi gerektiğini söyledi. O sırada benimçalıştığım başbakanlık binası ile dışişleri binası aynı yerde. Hemenatlayıp geldi. Çok heyecanlıydı.”
Prof. Yalçıntaş, Münir Bey’in gösterdiği belgeye baktığında çokşaşırdığını belirterek şöyle devam etti: “Belge bir telgraf metniydi.Henüz yeni kurulan Suudi devletinin kralına gönderilmişti. Telgrafta‘Hazreti Muhammed’in mezarının yıkılacağını derin üzüntü içindeöğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bilezarar gördüğünü duyarsam orduyu aşağıya gönderirim’ anlamına gelencümleler vardı.”
Yalçıntaş, burada Hazreti Muhammed’in mezarı ile ilgili kısa bir detayanlattı. İngiliz işgali sırasında komutan olan Fahrettin Paşa’nın kabriterk etmemek için uzun süre direndiğini, aç kaldıklarını bu nedenleçekirge yiyerek beslendiklerini, sonunda İngilizler’in hiçbir şekildedokunmamaları kaydıyla Hazreti Muhammed’in mezarını terk ettikleriniancak kutsal emanetleri de yanlarına aldıklarını söyledi.
Şimdi gelelim belgenin bulunmasından sonraki gelişmelere, çünkü vahimve ilginç olan bu: Nevzat Yalçıntaş’ın anlattığına göre Münir Beybelgeyi önce bir üst amirine götürüyor. Belge oradan daha yukarıtaşınıyor. Sonunda müsteşara oradan da Bakan İlter Türkmen’e geliyor.Tabii Evren Başkanlığı’ndaki Milli Güvenlik Konseyi’nin de haberioluyor.
Sorun şu: Bu belge ne yapılacak? Dönemin Atatürkçü komutanları veonların emrindeki bürokrasi bu belgenin açıklanmasını istemiyor. Ancakbelge de ortaya çıkmış bir kere. Sonunda o dönemde yazılan ve şimdikitapçılarda tek nüshası bile kalmayan bir Atatürk kitabının içine,hiçbir anons yapılmadan konuyor.
Kısacası konu adeta kapatılıyor, sadece o tuğla gibi kalın kitabısonuna kadar okuyanların dikkatini çekecek biçimde “zevahiri kurtarmak”adına konuyor.
Peki bu belge şimdi nerede? Kimin koruması altında? Bu da bilinmiyor.Bilinen tek şey, Atatürk’ün İslam aleminin peygamberi HazretiMuhammed’in mezarının ortadan kaldırılmasını önlemesi herkestensaklanıyor.
*****
Hazreti Muhammed Mescidi Nebevi’de yatıyor
Hazreti Muhammed 571 yılında doğdu 632 yılında vefat etti.Peygamberimiz Medine’de oturduğu evde toprağa verildi. Bu mezar bugündünyanın en büyük camisi olan Mescidi Nebevi’nin içinde.
Mescidi Nebevi, Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesindensonra ilk namaz kıldığı yer. Hazreti Muhammed, Medine’de oturduğu evinhemen yanına kentin ilk mescidini inşa ettirmişti. Bu mescit geçenyıllar içinde defalarca yenilendi. Bugün 600 bin kişinin aynı andanamaz kılabildiği Mescidi Nebevi’nin korumasını çok uzun yıllar Osmanlıaskeri yapmıştı.
Arabistan’da mezar adeti yoktur. Ölüler herhangi bir yerde toprağaverilir, üzerine belirleyici bir şey konmaz. Bu nedenle sadece HazretiMuhammed’in mezar yeri ile ilgili bilgi vardır. O’nun dışındaki İslambüyüklerinin mezarlarının yeri bilinmez. Bir süre önce HazretiMuhammed’in annesine ait olduğu ileri sürülen bir mezar ortayaçıkarılmıştı. Ancak Suudi yönetimi bu mezarı da ortadan kaldırmış veyerine otopark yapmıştı.
Atatürk’ün müdahalesi olmasa Suudiler, Mescidi Nebevi’nin hemendibindeki Hazreti Muhammed’in mezarını da tamamen ortadan kaldıracaktı.Nitekim Hazreti Muhammed’le aynı yere defnedildikleri bilinenSahabe’nin önde gelen isimlerinin mezar yerleri bugün dümdüzdür.
*****
Yaşar Nuri Öztürk: Ali Babacan araştırma izini vermedi
Nevzat Yalçıntaş’la sohbetimiz sırasında “Bir gün Yaşar Nuri Öztürk Beyaradı. Benim bu anlattığımı duymuş, belgeye nasıl ulaşabileceğinisordu” dedi. Ben de “Belgeyi bulmuş mu?” diye sorunca “Onu bilemiyorum,ama galiba bir kitabına koymuş ben okuyamadım” dedi.
Bunun üzerine önceki gün Yaşar Nuri Öztürk’ü aradım. Öztürk,Yalçıntaş’ın anlattıklarını doğrulayarak, “Ancak bunu henüz birkitabıma koymadım. Araştırmayı aşağı yukarı tamamladım, Gazi MustafaKemal ve İslam isimli çok kapsamlı bir kitap hazırlıyorum, bununbitmesi üç yılı alır. Konu bu kitapta yer alacak” dedi.
Milletvekili olduğu sırada bu belgeye ulaşmak için çok çalıştığınısöyleyen Öztürk, “Belge Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde. Milletvekilisıfatımla bu arşivlerde çalışmak için bakan Ali Babacan’a başvurdum,ama bana izin vermedi” diye konuştu.
Öztürk’e “Peki hocam, böyle bir belgenin açıklanmasını neden istemiyorlar?” diye sordum. Öztürk’ün cevabı çok ilginç oldu.
Şöyle dedi: “Atatürk’ü din ve İslam dışı göstermek isteyenler elbettebu belgeden rahatsız olacaklardır. Bu nedenle dini siyasete aletedenler emperyalistlerle iş birliği bile yapabiliyor. Dincilerle İslamıreddedenler bu noktada birleşebiliyor.” |
|
|
|