Töre Ve Kadın
Namus, insanın ahlak kurallarına karşı beslediği bağlılık duygusu. Ahlak ise bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış kuralları. Genel tanımı bu olmakla ve tanımda “kişilerin” denilerek insanlar arasında bir ayrım yapılmamış olmakla birlikte bu kavramlar, zaman içerisinde ve farklı toplumlarda değişime uğrayabiliyor. Aynı toplum içerisinde de olaylar, zaman, yöre ve cinsiyet ayrımı ile farklı anlamlara bürünüyor. Zaman oluyor insanların emek sarf etmeden bazı şeyleri elde etmesi, kazancını arttırması namus kavramı dışında değerlendirilip “işini bilmek” gibi anlamlar yüklenerek desteklenir hale geliyor. Zaman geliyor bazı insanların iyi niyetli oluşlarından yararlanılması, “aptal olmasaydı” gibi kavramlarla geçiştiriliyor. Akıllı ve uyanık olmanın namus kurallarına uymamak gibi bir ayrıcalığı varmış gibi değerlendiriliyor. Ama ne yazık ki, bazı bölgelerde, namus sadece kadının bedeninde odaklanıp kalıyor, o kadının bedeni üzerinde kadının kendisi hariç bir çok kişinin söz sahibi olması anlamına geliyor.
Geçen hafta içerisinde biri on sekiz, diğeri on dokuz yaşlarında iki genç kız, namus ve töre adı altında yaşamdan koparıldılar. Biri sevgilisi ile gezdiği gerekçesi ile erkek kardeşinin arkadaşı tarafından, olay töreye aykırı olarak değerlendirildiği için öldürüldü. Diğerinin ise bir yakını tarafından tecavüze uğraması sonucunda gelişen olaylardan sonra yaşamına son verildi. Her iki olayda da töre, namus adı altında, iki kişinin hiçbir savunması olmasına imkan tanınmadan infaz tamamlandı.
Kurbanlardan Yasemin Ç. çocuk denilebilecek bir yaşta. Aileden birinin tecavüzüne uğruyor. Sonrası bir düğün, düğün sonrası gelenekler sonucu baba evine gönderiliş, geleneklerin devamı ve cinayet. Baba destekli abi cinayeti.
Bir çok olayın, bir çok konunun tabu kabul edildiği, çok şeyin konuşulamadığı, konuşulanın dinlenilmediği yerlerde, kültürlerde insanlar kendilerini nasıl korurlar, yaşadıklarını nasıl ifade ederler, nasıl çözüm üretirler? Kendilerince çözümsüz olan yaşanmışlıkları kişiler nasıl yok sayıp yaşama devam edebilirler? Namus denilen kavram nasıl sadece bir kadının bedeni ile değerlendirilir, başka bir çok konuda gündeme getirilmezken?
Yasemin Ç. uğradığı taciz sonucunda neler yaşadı? Nasıl bir travma geçirdi? O genç yaşında bunu nasıl taşıyabildi? Yaşamına nasıl devam edebildi? Ailenin olayı biliyor olmasından bunun ifade edildiği, ya da bir şekilde öğrenildiği anlaşılıyor. Bu nasıl bir zihniyet ki o kişinin neler yaşadığı, bu olaydan nasıl etkilendiği asla tartışılmıyor. Bu olaydan herkesin nasıl etkilendiği gündemde, ama Yasemin’in nasıl etkilendiği ile kimse ilgilenmiyor. Aile olayı öğrenmiş, çocuğu korumak, kollamak gibi bir niyete sahip değil. Olaylar hızla ve cahilce devam ediyor. Acaba bunlar yaşanırken ne düşünülüyor? “Kötü bir olay yaşandı. Şu kızı evlendirelim de bir an önce öldürmek için gerekçemiz oluşsun.” Der gibi. Burada insan olgusu hiç önemsenmiyor. Yasemin’in bedeninde herkes bir hak iddia ediyor. Töre Yasemin’in genç bedeninde ilgisi olan olmayan bir çok kişinin tasarrufunu geçerli kılıyor. Ama bu töre Yasemin’in yaşama hakkını önemsemiyor. O’nun yaşamı bedeni üzerinde başkalarının tasarrufları ile bağlantılı.
Diğer olayda da yine genç bir kızın öldürülme nedeni, sevgilisi ile gezmek. Üstelik bu cinayet aile dışından birisi tarafından işleniyor. Gerekçe, sevgili ile gezmek törelere uygun değil. Nasıl bir töre ise bu o kişilerin kafasında, sevmeyi yok sayıyor. İnsanın sevdiği biri ile gezmesi ölüm nedeni oluyor.
Bu cinayetler ilk değil, bu bakış açısı devam ettikçe son da olmayacak. Dileğimiz, bu zihniyetin değişmesi ve bu koşullarda zorda kalan genç insanların kendilerini korumak, belki bir başka yaşam kurabilmek için baş vurabileceği merkezlerimizin olması ve bu merkezlerimizin hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak destek vermesi.
www.bilgibeykoz.net/news/tore_cinayet.jpg
Zirve100
|