Siyasi etik komisyonu kurulmalıdır..
Siyasi parti liderlerinin ve sözcülerinin; Türk Devlet’inin ve Türk Milleti’nin varlığı ve bekası konularında yaptıkları açıklamaları, birbirlerine yönelik hitaplarını, yakıştırmalarını izleyince insanın kafası karışıyor.
Dünyanın hangi ülkesinde bu derece suçlamalar yapılıyor? Geçmişte de günümüzde de benzeri iktidar ve muhalefet arası suçlamalar yapılmıştır yapılmaktadır.
Peki ama yine çok eleştirdiğimiz batıda durum ne?
Örneğin; ABD’de dikkat edilirse, ne eski başkanlar, ne eski görevde bulunanlar yeni başkan ve yeni greve getirilenler hakkında ağır ithamlarda bulunmamaktadırlar. Eskisi de yenisi de ülkenin küresel stratejisine uygun görüş açıklamakta destek olmakta görüşüp konuşabilmektedir. Hatta bazıları temsilci sıfatıyla ülkeler dolaşabilmektedir.
Türkiye’de ne yazık ki şimdiki cumhurbaşkanı eski cumhurbaşkanlarıyla, başbakan eski başbakanlarla, yeni bakanlar eski bakanlarla görüş alıverişinde bulunmamaktadırlar.
Çok ilginç bir o kadar da garip olan bu durum, Türkiye’de iktidar anlayışının ötesinde bir ahlak sorunu yaşandığını göstermektedir.
Kanaatimce; öncelikle Din din diyenler Avrupa Avrupa diyenler değiştik değiştik diyenler öncelikle yaptıkları işle ilgili ahlakın ne olduğunu düşünmeli ve ona göre de yasal düzenlemelere gitmelidir.
Bunun için de Etik komisyonu oluşundan evvel, temiz siyaseti hedef alan yeni bir siyasi Ahlak (etik) yasası çıkartılmalıdır.
Başbakan Erdoğan dahil bakanlarının ve milletvekillerinin önemli bölümü hakkında “Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması” için mevcut savcılık dosyaları, yıllardır tozlu raflarda beklerken, Genel Kurul’un onayına sunulmamaktadır..
Ülkemizde siyasi ahlak (etik) konusunda halen yürürlükte olan yasalar köhnedir, çağdışıdır, ileri demokrasi ülkelerinde geçerli olan mevzuatın çok gerisindedir.
Ekonomide köşeyi dönme ve her alanda kuralsızlık anlayışını yansıtan yürürlülükteki mevzuat temelinde kurulacak Siyasi Etik Komisyonu, mevcut çarpık ilişkileri daha da kökleştirme ve meşrulaştırmadan öyle bir işe yaramayacaktır.
Öncelikle yapılması gereken şey, çağdaş nitelikte bir Siyasi etik yasasının kabul edilerek yürürlüğe konulmasıdır; böylelikle, AB ülkeleri ile ABD ve benzeri ülkelerde geçerli olan Siyasi Etik (Ahlak) kriter ve kuralları çerçevesinde temiz siyaset anlayışının ülkemizde de egemen kılınmasının sağlanmasıdır.
Ancak bu gerçekleştirildikten sonra ülkemizde de Temiz Siyaset için yeni Siyasi Ahlak (Etik) kurallarının uygulamasını denetlemek ve gözetmek amacıyla TBMM Siyasi etik komisyonu kurulmalıdır.
Siyasi etik yasa teklifleri AKP tarafından hasıraltı ediliyor.
TBMM Başkanlığı ve Anayasa Komisyonu tarafından bu güne kadar hasıraltı edilmiştir.
Avrupa Birliği, “Milletvekili dokunulmazlık zırhı kaldırılsın, siyasi etik kuralları Avrupa standartlarına taşınsın diyor. Ancak AKP bundan ısrarla kaçıyor.
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde, ülkemiz tarafından gerçekleştirmesi öngörülen siyasi reform çalışmaları arasında, “Milletvekili Dokunulmazlığının sınırlandırılması” yanında, “Parlamento Siyasi Etik kurallarının” AB ülkeleri uygulamaları düzeyinde hayata geçirilmesi de büyük önem taşımakta, bu husus Katılım Ortaklığı Belgesi’nde de yer almaktadır.
Oysa AKP, ne AB’ye eşit koşullu tam üyelik sürecini önemsemekte, ne dokunulmazlıkların kısıtlanmasına, dokunulmazlık dosyalarının yargıya taşınmasına yanaşmakta, ne de çağdaş ve ileri düzeyde Etik Kurallarının siyasette geçerli olmasını kabul etmektedir.
Cinsel sapkınlıkların arttığı, cinayetlerin basit konulardan dolayı rahatlıkla işlenebildiği bir ülkede, türban serbestliği mi, bazı meslek liselerine Yüksek öğretime girişteki katsayı değişikliği mi Türkiye’de ahlaksızlığı önleyecek. Yoksa. İktidara gelmeden önce bir şeyleri olmayanların iktidar süresince servetlerine servet katmaları mı ahlaklı bir yönetim, ahlaklı bir toplum oluşturacak?.
Günün Sözü: Ahlaktan yoksun ise; din, ideoloji, parti, makam, unvan, para, insanı insan yapmaz.
Nurullah Aydın
Zirve100 |